• Sevgisiz ve ilgisiz  büyüyen çocuklar sorun oluyor

Sevgisiz ve ilgisiz büyüyen çocuklar sorun oluyor

Eklenme Tarihi: 02 Kasım 2012, 20:26

1960 yıllarında Amerika'da Harry Harlow'un maymunlarla yaptığı "yapay anne deneyi"anne sevgisinin ve ilgisinin bebeğin gelişiminde ve sonraki yaşamında çok etkili olduğunu ortaya koydu. Bebeklikte çocuk-anne arasındaki "Güvenli bağlanma" bireyin tüm hayatını büyük ölçüde etkiliyor.

1960 yıllarında Amerika’da Harry Harlow’un maymunlarla yaptığı “yapay anne deneyi”, anne sevgisinin ve ilgisinin bebeğin gelişiminde ve sonraki yaşamında çok etkili olduğunu ortaya koydu. Bebeklikte çocuk-anne arasındaki “Güvenli bağlanma” bireyin tüm hayatını büyük ölçüde etkiliyor.

 

“Peluştan vekil anneyle ama aslında annesiz büyümüş sayılabilecek yetişkin ve anti-sosyal maymunları (zorla da olsa) çiftleştirdiğinde ve yavrular dünyaya gelmeye başladığında, bu annelerin bir kısmı yavrularını öldürürken, diğer bir kısmı da yavrularına ilgisiz davranıyordu. Çok az bir kısmı ise yeterli düzeyde annelik yapabilmişti.”

 

Eğer yeterli önlem alınmasa, anne sevgisinden ve ilgisinde yoksun olarak yetişmiş bireylerin artması, toplumsal bir faciaya neden olabilir. Bunu görmek için beklemeye gerek yok, çünkü ilgiden ve sevgiden yoksun olarak yetişmiş bir çocuğun anne-baba olması 20-30 yılı alacaktır.

 

Harry Harlow’un deneyinin benzerini 13.Yüzyılda Roma imparatoru II. Frederick’te yaptırmış. Acaba nasıl bir dil konuşacaklar diye, belirli sayıdaki çocuğun dış dünya ile ilgisini kesip, başındaki görevlilere hiç konuşmadan,  sadece yeme-içme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamalarını söylemiş. Sonuçta çocuklar hayatlarını devam ettirememişler ve ölmüşler.

 

Yeni yapılan çalışmalarda da sevgisiz ve ilgisiz yetişen çocukların beyin gelişimlerinin farklı olduğu görüntülerle ispatlandı.

 

Ailesi tarafından ilgi gösterilen ve sevilen çocukların beyninin daha iyi gelişip, zeki, sosyal ve başarılı bir hayat sürdüğü görülürken; ilgiden ve sevgiden yoksun yetişen çocukların daha az zeki, daha az sosyal,  suça ve kötü bağımlılıklara daha yatkın şekilde yetiştiği görüldü.

 

Çocuğunuzun ilerde zeki, sosyal olmasını ve başarılı bir hayat sürmesini istiyorsanız, onu sevin, sürekli yanında olun, dokunun, ilginizi gösterin, oynayın, konuşun. Onu yalnız bırakmayın. Bunları yapmadığınız takdirde, zeka seviyesi az gelişmiş, kötü alışkanlıklara meyilli, topluma zararlı bir birey yetiştirmiş olacaksınız.

 

Günümüzde nasıl yapabildiklerine akıl sır erdiremediğimiz canilikleri yapanlar, ahlak ve vicdan sınırlarını zorlayanlar, insanlıktan çıkmış olanlar, büyük olasılıkla çocukluk yıllarında yaşadıkları sevgisizlik ve ilgisizliğin sonucunda bu hale gelmişlerdir.

 

Aşağıda ilgi ve sevgi yönünden farklı ortamda yetişmiş iki çocuk beyninin görüntüsü yer alıyor:

 
beyin sevgi ilgi
 

 

Harry Harlow’un “güvenli bağlanma” ile ilgili “yapay anne deneyi” Davranış Bilimleri Enstitüsü’nün internet sayfasındaki bir makalede özet olarak şöyle yer alıyor:

 

“Maymunlar annelerinden ayrı tutulduklarında, kafeslerinin altına serilen yumuşak havlulara sıra dışı bir ilgi duyuyorlardı. Bir bebeğin yumuşak ayıcığına sarılıp uyuması gibi, maymunlar da yere serili bu havlulara sürünüyor, hafifçe tırmalıyor ve havlu temizlenmek için kafesten çıkarıldığında tepki gösteriyorlardı. Bu durum Harlow’un dikkatini çekti.

O zamana kadar insan canlısı da dahil, tüm memeliler için geçerli olduğu varsayılan, anne-bebek yakınlığı ve bağlılığını açıklayan, en kabul görmüş teoriyi yıkacak bir deney tasarlamaya başladı.

 

İnsanlar arası kurulan tüm bağlar ortak içgüdüsel dürtülerin (açlık, susuzluk, cinsellik, korunma-barınma vs.) sonucudur. Literatürde de kabul görmüş bu teoriye göre anne-bebek bağındaki en büyük etken, bebeğin yiyeceği anneden alıyor olması ve bu yüzden annesiyle arasında duygusal bağ oluşmasıydı. Kısacası duygusal bağın oluşabilmesi için, açlık ve susuzluk dürtüsünün tatmin edilmesi gerekiyordu.

 

Harlow ise bu durumu sorguluyordu. Özellikle de maymunların yiyecek kaynağı olmamasına rağmen havluyla bir bağ kurması, bu bağın açlık-susuzluk dürtüsünden öteye geçebileceğinin işareti olabilirdi.

 

Bunun üzerine Harlow, yeni doğan maymunların anne ile bağını nasıl oluşturduğunu anlamak için ilk deneyini tasarladı. Bu deneyde iki çeşit “vekil anne” vardı. Biri tel ve metalden yapılma, soğuk, sert, metal tek bir göğse sahip, ancak bu tek göğsünden süt verebilen bir anne; diğeri ise süt vermeyen ama yumuşak peluştan yapılmış, “sıcak anne”. Yeni doğmuş maymunlar biyolojik annelerinden ayrılarak bu iki yapay annenin olduğu kafese konuldu. Literatürde kabul görmüş teorilere göre yavrular süt verebilen anneyi kendi anneleri gibi görmeliydi, ne de olsa anne-bebek bağı açlık-susuzluk dürtüsünden kaynaklanan bir ihtiyaçtan doğuyordu.

 

Başlangıçta yeni doğan maymunlar her iki vekil anneyle de ilgilenmeyerek çığlık çığlığa ve çaresizlik içinde gerçek annelerini aradılar. Ancak bir süre sonra acıktılar ve metalden yapılma, süt veren anneye sokularak karınlarını doyurdular. Ne var ki, süt veren “vekil anne” ile bağ kuramayacak kadar kısa sürdü bu yakınlık, çünkü uyumak için, ya da sadece kucağına oturmak için peluştan yapılma vekil anneye sokuldular.

 

Birkaç gün sonra, metalden yapılma vekil anneye sadece acıktıklarında yaklaştılar ve karınlarını doyurur doyurmaz da peluştan yapılma vekil annenin yanına giderek tüm zamanlarını orda geçirmeye başladılar.

 

Harlow’un şüpheleri doğruydu. “Bebekler yalnızca sütle yaşayamaz” diyordu Harlow, “Bu beklediğim sonuçtu, emzirmenin önemini göz ardı etmiyoruz ama anne-bebek arasında kurulan bağı açıklamak için yetersiz kalıyor, bu bağ ancak anne ve bebeğin yakın bedensel temas kurmasıyla sağlanabilir.” Kısacası, Harlow, sevginin-bağlanmanın tat alma değil dokunma duyusuyla ilgili olduğunu vurguluyordu.

 
 

1930 - 1950 arasında çocuk yetiştirme anlayışı, çocuğa karşı soğuk ve mesafeli olunmasını öğütlüyordu. Pediatrist Dr. Benjamin Spock (kitabı halen çok satar), annelerin belli bir emzirme programına uyması gerektiğini ortaya atmıştı. Skinner'a göre çocuğun ağlamasını kesmek için ödül ve ceza kullanılmalıydı. Örneğin çocuğu, ağladığında kucağa almayarak yani ağlamasını ödüllendirmeyerek bir süre sonra ağlamaması sağlanmalıydı.

 

Harlow bunu da test etti. Yavru maymunun bağlandığı anne su fışkırttı, demir çubuklarla yavruları yaraladı. Buna rağmen yavrular, karınları tokken bile 'Cadı Anne'den vazgeçemiyordu. Sevginin gücü bu olmalıydı. Bu deneyde Harlow, Skinner'ın teorisini sarsmıştı. Yavru maymunlar, ceza veren 'Cadı Anne'ye bağlanmıştı.

 

Bebeklerin kucağa alınmaya, okşanmaya, kısacası anne sevgisini hissetmeye ve bağlanmaya ihtiyacı vardı. Harlow, soğuk ve kuralları belli çocuk yetiştirme anlayışını kökünden sarsmıştı.

 

Harlow'un en sarsıcı açıklamalarından biri de "önemli olanın sevgi ve bağ kurmak olduğuyla emzirmenin çalışan orta sınıf anneler için lüks sayılabileceği"ydi. Yani Harlow'a göre annenin artık evde çocuklara bakması gerekmiyordu çünkü anne veya babanın çocuğa sevgi vermesi yeterliydi. Bir de şunu ekledi: "Çocuğun temel ihtiyacı sevgidir ve bunun ille de anne tarafından verilmesi gerekmez."

Bu konuşma, 60'ların Amerika'sında eğitim görmüş, bir süre çalışma hayatında aktif rol oynamış, sonra da evlenerek kendini çocuklarına ve kocasına adamış pek çok kadının yeniden iş gücüne katılımında etkili oldu. CBS gibi televizyon kanalları Harlow'un deneylerinin pratikteki sosyal sonuçları hakkında belgeseller yayınladı. Feminist akım da bu sonuçlardan etkilendi.

 

Ancak işler laboratuarda Harlow'un beklediği gibi gelişmedi. Harlow "Yumuşak kumaştan" 'vekil anne' yanında büyüyen maymunlarını çiftleşmeleri için dışarı çıkardığında beklemediği bir durumla karşılaştı. Maymunlar saldırgan anti-sosyal davranışlar sergiliyor, çiftleşmek bir yana dişi maymunlar erkeklere saldırıyor ve ne erkek ne de dişi maymunlar hiçbir düzeyde birbirleriyle yakınlık kuramıyorlardı. Harlow hayal kırıklığına uğramıştı çünkü o, bütün deneylerinin sonuçlarını yorumlarken hep "yumuşak vekil annenin" gerçek anne yerine geçtiğini varsaymıştı.

 

Harlow bir yerlerde büyük bir hata yaptığını kabul ediyordu. Bu sonucu yorumlarken "gerçek annenin yerine peluştan da yapılmış olsa bir vekil annenin geçebileceğini varsaymak yanlıştı" dedi.

 

Bunun üzerine Harlow yeni bir deney yaptı. Peluştan yapılma 'vekil anne'yi hareket edebilen ve sallanabilen bir duruma getirdi. Bebekler, vekil anneleriyle hem yakınlık kuruyor hem de oynayabiliyordu. Bu deneyin sonucunda Harlow, normal bir çocuk yetiştirmek için sadece temasın yetmediğini, temas, hareket ve oyunun bir arada olması gerektiğini gördü. Üstelik bu oyun süresi, deney boyunca günde yarım saat ile kısıtlanmıştı. İlerde normal birer ergen olabilmeleri için bebek maymunların günde yarım saat peluş vekil anneleriyle oynamaları yetmişti. Sadece temas kuran ama oyun ve hareketten mahrum kalan yavrular ise ergenliğe ulaştıklarında antisosyal davranış göstermeye devam ettiler.

 

Peluştan vekil anneyle ama aslında annesiz büyümüş sayılabilecek yetişkin ve anti-sosyal maymunları (zorla da olsa) çiftleştirdiğinde ve yavrular dünyaya gelmeye başladığında, bu annelerin bir kısmı yavrularını öldürürken, diğer bir kısmı da yavrularına ilgisiz davranıyordu. Çok az bir kısmı ise yeterli düzeyde annelik yapabilmişti.

 

KAYNAK:

http://psychclassics.yorku.ca/Harlow/love.htm

http://www.dbe.com.tr/tr-TR/Content/Default.aspx?SectionID=546

http://www.livestrong.com/article/249859-language-development-in-mistreated-children/

http://murat-unsal.blogspot.com/2009/03/forbidden-experiment.html

NOT: 02 Kasım 2012 tarihinde yayınlanan bu yazıya örnek olabilecek olaylardan biri, 22 Ekim 2013 tarihinde basında yer almıştır. Haberi okur yorumlarıyla birlikte okumanız önerilir.

http://www.memurlar.net/haber/416753/

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24957324.asp

 


 
Facebook Twitter Whatsapp
 

Yorumlar

Yorum Ekle