"İnsanın kesin seçim yapması gereken anlar vardır: Kendi yaşamını tümüyle, eksiksiz, dopdolu yaşamak mı, yoksa ikiyüzlü bir dünyanın istediği yapmacık, sığ, onur kırıcı bir varoluşa sürüklenmek mi?"
Oscar Wilde
Ah Firdevs bir bilsen!..
Hani o yarışmayı kazanan çocuk sana ilan - ı aşk ettiğinde "Şimdi aşka
vaktim yok. İşimi düşünmek zorundayım" demiştin ya Firdevs...
O takıldı aklıma...
Belki o reality şovda sana düşen rol oydu; belki lüzumsuz teklifleri
reddetme yöntemin buydu. Öyleyse eğer, okuma gerisini...
Ama öyle değil de, gerçekten kariyer telaşında bastırdıysan yüreğinin
sesini, - ki senin kuşağında sıkça rastlanan bir "fedakarlık" bu - o konuda
seninle dertleşmek isterim.
Dün de Milliyet'te Birsen Altuntaş'a "Bana aşkını ilan etmekle hata yaptı.
Bütün hayranları kadın... Bir şey söyleyip onun kariyerine zarar vermek
istemedim" diyorsun.
Bu nasıl bir kariyerdir ki Firdevs, aşktan örselenmektedir?
Bu nasıl aşktır ki, önce kariyeri düşünmektedir?
***
Birincisi Firdevs, eğer "Final öncesi hissiyatım bozulur, performansım
düşer, sesim kısılır" diye sustuysan serenat yapan prensine, şunu bil ki aşk, -
çoğu zaman karın doyurmasa da - hissiyatların en eşsizi, performansın katıksız
besleyicisi ve bilinen en iyi ses açıcıdır. Aşkla çınlayan yüreğin sesi, semaya
vurur.
Yok "İmajım zedelenir" sandı isen, emin ol ki, aşkla kızarmış bir çift
yanaktan daha insancıl bir imaj yok ulaşabileceğin...
"Şimdi aşka dalarsam, kariyerime vakit kalmaz" diye çekindi isen, birkaç
biyografi okumanı tavsiye ederim sana... Yaşam öyküleri, kariyerini aşka feda
etmiş, yüreğinin yolunu seçmiş insanlarla doludur çünkü...
***
Oscar
Wilde,
bir aşka düşüp yargılanmış ama mahkemede, bütün okurlarını yitirme pahasına
aşkını dobra dobra savunmaktan çekinmemişti.
Hislerini "Lady Windermere'in Yelpazesi"nde özetleyecekti:
"İnsanın
kesin seçim yapması gereken anlar vardır: Kendi yaşamını tümüyle, eksiksiz,
dopdolu yaşamak mı, yoksa ikiyüzlü bir dünyanın istediği yapmacık, sığ, onur
kırıcı bir varoluşa sürüklenmek mi?"
İngiliz Kralı 8. Edward, tahta çıktıktan 1 yıl sonra, "insanın kesin seçim
yapması gereken o an"a gelmiş, kariyerinin, sevdiğine kavuşmasını
engelleyeceğini anlayınca, hiç tereddüt etmeden aşkını seçmiş, tahtını terk
etmişti. Halkına kararını şöyle izah etmişti:
"Sevdiğim kadının desteği olmaksızın, sahip olduğum ağır sorumluluğu
taşımamın mümkün olmadığını anladım."
Bilmem Ayhan Aydan adını hiç duydun mu Firdevs; bütün Türkiye'nin sustuğu
bir gün, o tek başına bir askeri mahkemenin huzuruna çıkmış ve ülkenin devrik
başbakanı için, "Ben o adamı sevdim" demişti.
Türkiye onu hep "Yiğit bir sevdalı" olarak hatırlayageldi.
***
"Önce işimize bakalım" deselerdi, kariyerlerini düşünselerdi bugün onları
başka şekilde anacaktık.
Şunu bil ki Firdevs, bugün sevdalılara yollanacak ne kadar şiir, söylenecek ne
kadar şarkı, kulaklarına fısıldanacak ne kadar aşk sözcüğü varsa, çoğu, sevdası
uğruna gemileri yakmayı göze almış cesur aşıkların eseridir.
Aşkın, reklam sözleşmelerine, magazin haberlerine, cep telefonu mesajlarına
hapsolduğu, "İşime mani olur" diye kapıdan kovulduğu imaj çağında manasız
gelebilir bu yazdıklarım...
Ama inan ki Firdevs, "İmajını bozan bir aşk, aşkını gömen bir imajdan"
evladır.
Seni ebediyete taşır.
Dilerim sevda hiç eksik olmasın yüreğimizden...
Can DÜNDAR’ın 14 Şubat 2004 Tarihli Milliyet Gazetesindeki Yazısından Alınmıştır.